BİRLEŞİK METAL-İŞ |
Sahte
sendikanın son sahteciliği
Önce yalanla durdurabileceklerini sandılar.
Bildiri yayınlıyorlar, şirketin logosunu izinsiz kullanıyorlar. Bosch işçilerini Avrupa’daki Bosch işçilerinden ve sendikalarından verilen desteğe karşı çıkarmaya çalışıyorlar. Oysa Bosch işçileri sarı ve sahte yapılanmanın yerine, gerçek, özgür ve demokratik bir sendikayı işyerine sokma kararlarının en büyük destekçisinin Avrupalı Bosch işçileri olduğunu çok iyi biliyorlar. Çocukların bile inanmayacağı hikayeler, çocukların bile korkmayacağı öcü masalları anlatıyorlar. Avrupalı sendikalar ve Avrupa’daki Bosch işçileri üretimi Türkiye’den alıp Avrupa’ya kaydırmak amacı taşıyorlarmış, Bosch işçileri sendika değiştirerek bu komploya alet olmuşlar. Eğer Türk Metal’de kalırlar ise yabancı sermaye gitmekten vazgeçecekmiş. Neyi savunuyorlar bunları yazarak? Yabancı sermaye gitmesin diye işçiler hak aramaktan vaz mı geçsin? Türk işçileri yabancı sermayenin ucuz emek kaynağı olarak çalışmaya devam mı etsin? Bu nasıl bir sendikal anlayıştır. Bu ne büyük ve ne öğretici ifşaattır? Ne alakası var Bosch işçilerinin özgür ve demokratik bir sendika tercihi ile yabancı sermaye yatırımlarının? Bosch işvereni yatırımlarını engelleyecek bir durum hissetse idi zaten buna müdahale etmez miydi? Bosch işvereninin söylemediğini bunlar nasıl söyleyebiliyorlar? Esas tarihe bunlar geçiyor haberleri yok! Yabancı sermayeye bir güvence mi verdiler de kendileri olmayınca sermayenin ülkeyi terk edeceğini iddia edebiliyorlar. Bu laflarla önce işçileri tehdit edip korkutmak istiyorlar. Ama sonra hak veriyorlar: Tepkiniz haklıdır, biz gerekli mesajı aldık hatalarımızı düzelteceğiz diyorlar: “Gerek temsilcilik, gerek şube ve gerekse genel merkez olarak bu güne kadar farkında olmadan da olsa ihmal edilen ve birikmiş olan sorunların tamamını tek tek ele alıp çözüme kavuşturacağız.” İşte bu tükenişin itirafıdır. Bu alçalmadır. Bu bugüne kadar inkar ettiklerini, Birleşik Metal hakkında söyledikleri tüm yalan ve iftiraları tek tek yutmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Açıktan özür dilemelerine gerek yok, kendilerine teşekkür ediyoruz. Belki tutar umuduyla 4 tane de vaat veriyorlar. 1998’de işçiler istifa ettiğinde de çok vaat verdiler ama hiçbirini tutmadılar. Vaat verir noktaya gelmeleri bile kaybettiklerinin kanıtıdır. Vaatlerle işçilerin kafasını karıştırıp zaman kazanmaya çalışıyorlar. Birinci vaatlerinde lafı dolandırarak, cümlenin içinde seçim lafını geçirerek bir şey ima etmeye çalışıyorlar. Anlayan beri gelsin. Cümle aynen şöyle: “İlk olarak işyerlerimizde temsilcilik kadroları; seçim yapılarak görevine gelecek arkadaşlarımızı sizlerin isteği doğrultusunda yeniden oluşturacağız.” (Bu anlaşılmaz cümleyi size de okutmak zorunda kaldığımız için bizleri bağışlayacağınızı umuyoruz…) Noktalı virgülü koydunuz mu arkası uzayacak demektir. Ne olacak işyerindeki temsilcilik kadroları? Cümlenin içinde bunun yanıtı ne yazık ki yok. Noktalı virgülden sonrasında ise bir takım arkadaşlar seçim yapılarak göreve gelecek ve yeniden oluşturulacaklar. Ne demek şimdi bu? Bir takım arkadaş seçimle göreve gelecekten anlamamız gereken nedir? Bu arkadaşlar yeniden oluşturulacak ne demektir? Lafı niye bu kadar dolaştırırsınız anlamak mümkün değil? Normal Türkçe’de kastedilmek istenen temsilcilerin seçimle belirlenmesi ise şöyle demeniz yeterli olurdu: temsilci kadrolarını üyeler seçimle belirleyecektir. Ama bunu söyleyemezler! Bu durum Türkçelerinin kıt olmasından değil, demokrasilerinin kıt olmasından kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan var olan temsilci kadrolarının ipini çektiklerini ilan ediyorlar. İkinci vaatlerinde iyice çarşafa dolanıyorlar. Vardiyaların dönüşümü bugüne kadar düzenlenememiş bundan sonra düzenlenecekmiş. İş yasasında vardiya dönüşümlerinin hangi kurala göre yapılacağı belli iken ve bunun bugüne kadar uygulanmamasının müsebbibi kendileri değilmiş gibi şimdi bunu yeni bir hak alıyormuş gibi vaat etmek nasıl bir anlayıştır. Olması gerekeni yıllardır uygulatmadıkları yetmezmiş gibi, utanmadan bunu vaat haline getirebilmektedirler. Üçüncü vaat: sosyal tesisleri açacaklarmış. Hayırlı olsun olmasına da; turizm şirketleri, otelleri ve tesisleriyle övünür. Sendika mı otel işletmecisi mi olduklarına karar versinler de herkes rahatlasın! En önemli vaatleri ise Bosch işçilerini memnun edecek bir toplu sözleşme imzalamak. Bugüne kadar imzaladıkları sözleşmelerle işçileri memnun eden bir sözleşme imzalamadıklarını itiraf etmiş oluyorlar. Oysa her sözleşmeden sonra klasik lafları “2 Bayramı bir arada yaşattık”, “en iyi sözleşme” değil miydi? Ya o zaman yalan söylediler, ya şimdi yalan söylüyorlar ya da yalan söylemekten başka bildikleri yok! Hala bir şeyi anlayamadıkları ortada: Bosch işçileri ve diğer metal işçileri elbetteki iyi bir toplu iş sözleşmesinin imzalanmasını istiyor ama bununla birlikte toplu iş sözleşme teklifinin işçilerle birlikte hazırlanmasını, toplu sözleşme ile ilgili bilgi akışının şeffaf olmasını ve nihayetinde toplu iş sözleşmesinin kendi onayı olmadan imzalanmamasını istiyor. Verdikleri vaatlerde bunlara yönelik en ufak bir somut ifade yok! İşçilerin boş vaatlere karnı tok! 2010 döneminde Birleşik Metal İş’in yürüttüğü mücadele ve sözleşme kazanımları 2012 yılına damgasını vurmuştur. 2012 grup toplu iş sözleşmesi dönemine de yine damgasını vuracak olan Birleşik Metal İş’in önderliğinde birleşerek mücadele eden metal işçileri olacaktır. Bosch işçileri bunu gördükleri için bugün Birleşik Metal İş’teler. Bugün saflarımıza katılamayan diğer metal işçileri de sözleşme sürecinde Birleşik Metal İş önderliği altında mücadele edecek bundan kimsenin şüphesi olmasın. 2010 döneminde verilen mücadele ile işbirlikçi dayatmacı sözleşme düzenini temelinden sarsmış, 2012 dönemine metal işçilerinin daha güçlü girmeleri sağlanmıştır. 2012’de daha sözleşme süreci başlamadan metal işçileri sarı sendika MESS ortaklığını sıkıştırmayı başarmıştır. Şimdi kara kara düşünenler metal işçileri değil, işbirlikçi dayatmacı düzeni nasıl sürdürürüz hesabı yapanlardır. |