1 Mayıs'ın tarihçesi

 

1800’li yıllarda işçilerin yaşama ve çalışma koşulları çok ağırdı. Günlük çalışma süresi 18 saate kadar çıkabiliyor, işten çıkarmalara karşı hiçbir güvence bulunmuyordu.

Kadın ve çocuklar zor koşullarda çalıştırılıyor, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı hiçbir önlem alınmıyordu. Ücretler ancak günlük yaşamı sürdürülecek düzeyde ödeniyor, kimi zaman da ücret ödemelerinden kaçınılıyordu.

Bunun yanında on binlerce işçi fabrika çevresindeki ilkel barakalarda, iç içe ve sağlıksız koşullarda yaşamlarını tüketiyorlardı. İşçilerin ortalama yaşama süresi, 40’lı yaşları bulmuyordu.

Bu yaşam koşullarında sorunlarını tek başlarına düzeltemeyeceklerini anlayan işçiler, güçlerini birleştirerek mücadele etmek gerektiğini çok geçmeden kavradılar.

Bu sömürü ortamına karşı ilkel çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek üzere işçiler, 1800’lü yılların ortalarından itibaren kendiliğinden örgütlenmeye başladılar.

Bunun için önce yardımlaşma sandıkları ve dayanışma örgütleri oluşturdular.

Bu örgütlenmeler daha sonra sendikal örgütlenmelere döndü.

Amerika ekonomisinin 1860’lı yıllardan itibaren krize girmesiyle birlikte işverenler, dört eyalette birden ücretlerin düşürülmesine karar verdiler.

İşçiler, bu karara karşı direndiler. Eylemlerde 12 demiryolu işçisi öldürüldü. Bu mücadelenin kanlı biçimde sona erdirilmesine rağmen, işçiler örgütlenmelerini sürdürdü.

Bütün baskılara rağmen 8 saatlik işgünü isteyen ve ücretlerinin düşürülmesini protesto eden işçilerin eylemleri 1886 yılında doruğa ulaştı.

 

8 saatlik işgünü kavgası

Başta Chicago olmak üzere birçok kentte işçiler, günde 8 saat çalışma hakkını elde etmek için 1 Mayıs 1886 günü genel grev yapılmasını kararlaştırdılar. 1 Mayıs’ta ülke genelinde 350 bin işçi greve çıktı.

Tarih işçi sınıfının böylesine kitlesel, örgütlü ve kararlı tepkisine tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçilerin bu topyekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, her türlü yöntem kullanıldı. İşverenler grevi kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir yandan işçilere saldırıyor, diğer yandan grev kırıcılığı yapıyordu.

Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.

Hükümet ve işverenler, işçi eylemlerini içlerine sindiremiyordu.

1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı.

Bu olayların sorumlusu olarak yakalanan 8 işçi liderinden Albert Persons, Adolph Fischer, George Engel ve August Spies idama mahkum edilerek asıldı.

 

Bu dört yiğit işçi önderi idam sehpalarına başları dik, boyun eğmezliğin simgesi olarak çıktılar. İşçi önderlerinin cenaze törenlerine yüz binlerce işçi katıldı.

1888 Aralığı’nda toplanan Amerikan İşçi Federasyonu 8 saatlik işgünü elde edilinceye kadar, her yıl 1 Mayıs’ta kitle gösterileri düzenleme kararı aldı.

Aynı günlerde birbirlerinden habersiz olarak Fransız ve Belçika İşçi Sendikaları Konfederasyonları da sekiz saatlik işgünü için mücadele kararı alıyordu.

Uluslararası İşçi Derneği, çeşitli ülkelerden toplanan işçilerin katılımı ve "Bütün Ülkelerin İşçileri Birleşiniz" sloganıyla, işçilerin örgütlü mücadelesinin miladı olan I. Enternasyonal’i kurdu.

1889’da II. Enternasyonal, 1 Mayıs’ı “İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü” ilan etti.